31 Ekim 2012 Çarşamba

Boş bir gün #2

Bilgisayarın karşısına oturup düşündüm bugün neler oldu diye, bulamadım anlatacak bişey... Hastaneye gittim, bir iki hasta baktım öğlen arasında aynı yerde aynı kişilerle belirli aralıklarla tekrarlanan yemekhane yemeğini yedim.

30 Ekim 2012 Salı

Ek iş buldum: Amelelik

Haftanın ilk iş gününe erkenden uyandım. Bayram tatili boyunca da çoğunlukla erken kalktığım için pek zor olmadı. Servisle hastaneye gittim. Vizit yapacak hastam olmadığı için erkenden odama geçip kahvaltımı yaptım. Oda daha önce belirttiğim sebepten buz gibiydi.

29 Ekim 2012 Pazartesi

Sırttan çivi çıkarma ve sürpriz Başhekim değişikliği

Tatilin son günü ve aynı zamanda Cumhuriyet Bayramı'na uyandım. Polis Memuru oda arkadaşım görevli olduğu için erkenden gitti. Ben de güne iyi bir kahvaltıyla başlamanın fena olmayacağını düşündüm.

28 Ekim 2012 Pazar

Cennetten bir köşe: Koru

Cumartesi görünümlü pazar gününe uyandım. Kaç gündür hiç acil konsültasyon gelmiyor oluşu ve dışarıda havanın çok güzel oluşu "Acaba Şavşat'a gidip Karagöl'ü mü görsem" sorularının beynimde yankılanmasına sebep oldu. Hemen açıp internette ufak bir araştırma yaptım.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Sürpriz atama

Işık açık ve bilgisayar karşımda uyandım. Gece, yarısında kaldığım filmi bitirip biraz daha uyudum. Boş geçen bu bayram günlerinin tek güzel yanı geri sayımın devam ediyor oluşu. Kahvaltıyı daha önceden aldığım abur cuburlarla yaptım. Öğlen ve akşam yemeğini birleştirip çarşıda yemeğe karar verdim. Biraz odada vakit geçirdim. Öğlen gibi telefon çaldı.

26 Ekim 2012 Cuma

Bayram 2. gün

Bayramın ikinci gününe uyandım. Polisevinde bayram dolayısıyla kahvaltı olmadığı için çarşıda kahvaltı yapmayı planlayarak çarşıya yürüdüm.

25 Ekim 2012 Perşembe

Bayram kaçamağı: Hopa

Aniden verilmiş sürpriz bir kararla bayramın ilk gününde Hopa'ya gitmeye niyetlendim. Biri öğrencilikten diğeri asistanlıktan iki arkadaşımla buluşmak, biraz arka planı değiştirmek ve deniz görmek iyi gelir diye düşünmüştüm.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Polisevi'nde bayram sessizliği

Tatil edilmiş arife gününe çok geç uyandım. Kalp Damarcının kahvaltı davetine gecikecektim. Hemen bir duş alıp çıktım. Ufukta dolmuş görmediğim için hemen yürümeye koyuldum. Dolmuşun da geçmeyeceği tuttu. Tanıdık bir araba geçse de beni hastaneye bıraksa diye diye yürürken bir araba durdu yanımda.

23 Ekim 2012 Salı

Cuma görünümlü Salı

Haftanın hem ikinci günü hem de son gününe uyanmak çok güzeldi. Günlerce bacağımı zorlayan ağrıyı unutmuş, pencereden gözüken güzel hava ve 6 günlük tatil cazibesi içimi sarmıştı. Dünden çokça uğraştığım video işlemlerimi tamamlamak için hastaneye adeta koşarak gittim, tabi hasta gelirse ona da bakarım artık.

22 Ekim 2012 Pazartesi

Artvin'de uzun zaman sonra tanıdık bir yüz

Çarşamba gününün de tatil edilmesiyle hafta iki güne düşmüş oldu. İki günlük bir haftanın pazartesisine uyanmak hiç de zor olmadı. Şehri terk eden yalnız doktorlar değil hastalardır diye de umuyordum. Gerçi günde baktığım hasta sayısı 4'ü geçmiyor evet ama yine de doktorsal bir temenni işte. Bugünle ilgili kafamda ufak bir proje vardı hafta sonundan planladığım.

21 Ekim 2012 Pazar

Hatila Vadisi Millî Parkı Gezisi

Sabah erkenden kalktım. Planım, hastaneye uğrayıp çarşıda güzel bir kahvaltı edip günün geri kalanını kendime ayırmaktı. Giyinip çıktım, hava çok güzeldi. Yürüyerek hastaneye gittim. Tek yatan hastamın hava atışı durmuş beni mahçup etmemişti. Hastaneden ayrılıp çarşıya indim. Festival Cafe'de menemenimi yerken bir araba selektör yaparak durdu ileride.

20 Ekim 2012 Cumartesi

2 film birden

Tüm haftanın yorgunluğu üzerine pek de erken olmayan bir saatte dinlenmiş olarak kalktım. Polisevinde kahvaltı sonrası hastaneye uğrayıp hastalarıma bakma niyetiyle çıktım. Hava çok güzeldi. Yürüyerek gitmeye karar verdim. Yolu yarılamıştım ki bir araba durdu yanımda.

19 Ekim 2012 Cuma

Bayram göçü erken başladı

Dünkü basketten sonra yine bacak ağrısız bir güne uyandım. Bayramı içeren hafta, basket ekibinden kimse burada olmayacağı için bir süre dinlenme fırsatı bulacağım için mutluyum. Haftanın son günü rehavetiyle hastaneye gittim.

18 Ekim 2012 Perşembe

Spor salonunda basketbol

Sabah yine ağrılarım kaybolmuş olarak uyandım. Hava çok güzel olduğu için hastaneye yürüyerek gitmeye karar verdim. 22 dakikalık bir yürüyüş sonrası hastaneye vardım. Hastalarıma bakıp kantine geçtim, poğaça kalmamış, ben de tost alıp polikliniğe döndüm.

Bir ayda kimler gelmiş kimler geçmiş

Artvin'e gelip zorunlu hizmete başlayalı tam bir ay olmuş. 18,5 aylık bu serüvenin %5,6'sını bitirmiş bulunuyorum. Her gün bloga yazı yazmaya çabalıyorum. Yazamadığım günleri bir sonraki gün mutlaka tamamlıyorum. Yazdığım girişleri facebook ve twitter sayfamdan link vererek tanıdıklarla paylaşıyorum. Bu 1 aylık zaman zarfında "Blogger" ve "Google Analytics"in verilerine göre siteyi ziyaret edenler hakkında biraz bilgi vermek istiyorum.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Odamın düşman işgalinden kurtuluşu

Sabah gözlerimi açtığımda, sağ bacağımda, dün kıpırdamamı engelleyen o ağrıdan eser yoktu. İki olasılık vardı; ya artık spor eşik değerimi aşmıştım, artık etkilenmeyecektim ya da bacağın o kısmına ağrı duyusunu taşıyan sinir kopmuştu ve artık hiç bir şey hissetmiyordum. Bu enerjiyle ve moralle hastaneye geldim. İlk olarak dün kaybettiğim poliklinik odamın akıbetini öğrenmek üzere odama gittim.

16 Ekim 2012 Salı

Odam güzel odam

Her sabah olduğu gibi bu sabah da hastaneye girer girmez poliklinik odama eşyalarımı bırakıp, formamı giyip tüplü hastama bakmaya çıktım. Dönüşte kantine uğrayıp kahvaltılık bir şeyler alıp odaya döndüm ki bir de ne göreyim...

15 Ekim 2012 Pazartesi

İlk maaş

Ayın 15'i olması itibariyle bugün maaşların yattığı gün. Herkesin farklı maaş aldığı kurumların ortak sorunu da "sana ne kadar yattı - ona ne kadar yatmış" geyiğidir, hiç bitmez. Düşük olduğunu biliyordum ama ülke genelinde sondan üçüncü en kötü performansı aldığımızı bilmiyordum.

14 Ekim 2012 Pazar

İki gün üst üste spor mu?!

Bugün zor da olsa uyandım, dünkü yorgunluğun üstüne bir de her tarafım ağrıyordu, özellikle de bacaklarım. Bugünkü planım hastaneye uğrayıp tüplü hastama bakıp, çarşıda kahvaltı etmek, oradan haftalık rutin Migros ziyaretimi yapıp odaya dönmekti.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Yeşil (halı) sahalara dönüş

Sabah sırtımda dayanılmaz bir ağrıyla uyandım. Belki de tutulma desem daha doğru olur. Yürümeme, kafamı çevirmeme engel olacak düzeydeydi. Akşamki maçı tamamlamaktan vazgeçtim, sahaya çıkıp oynayabileceğime bile şüpheliydim.

12 Ekim 2012 Cuma

Materyal & Metod

Servisle hastaneye geldim, vizit yapacak hasta olmaması güzeldi. Bu aynı zamanda yazılması gerekmeyen orderlar anlamına geliyor. Dahiliyedeki hastama baktıktan sonra kahvaltımı alıp polikliniğe geçtim.

11 Ekim 2012 Perşembe

Artvin'den yazı çıkar mı

Servisteki hastalarımı gezdim, karı-koca tüp taktığım çifti taburcu ettikten sonra dahiliyede tüp taktığım serebral palsili hasta dışında takip ettiğim hasta kalmayacak. Polikliniğe geçip hasta beklemeye başladım. Dün belli olması gereken zorunlu hizmet münhal kadrolarını merak edip siteye girdim.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Başhekimin ricası

Servisle hastaneye geldim. Polikliniğim hastanenin giriş katında. Hastalara vizit atmadan önce formamı giymek, çantamı bırakmak, kalemimi ve kaşemi almak için önce polikliniğime uğruyorum. Genelde, akşamüstü çıkarken kilitleyip çıktığım kapı, muhtemelen temizlik sebebiyle sabahları açık oluyor. Polikliniğe doğru yürürken daha uzaktan odanın içinden gelen ışığı farkettim.

9 Ekim 2012 Salı

Beklenmedik misafir ve benim fil hafızam

Sabah, yıkanmış tişörtlerimi ve buruşmuş formalarımı ütülenmesi için Polisevi çamaşırhanesine bıraktım. Çamaşırlarımı teslim ettiğim kız biraz acemi gibi dursa da yıkama konusundaki başarısından sonra ona koşulsuz güvendim (belki de zorundaydım). Hastaneye gidip tüplü hastalarıma bakıp polikliniğe geçtim.

8 Ekim 2012 Pazartesi

Ameliyat iptal

Sabah erkenden hızlıca hastalarımı görüp, Göğüs Hastalıkları'nda yatan, tüm hafta sonu kafamı kurcalayan hastayı görmeye gittim, doktoru da oradaydı, beraber konuştuk ve ultrason altında tekrar sıvıyı örneklemeye çalışmayı denemeye karar verdik.

7 Ekim 2012 Pazar

Valiz boşaltma ve yerleşik düzene geçme

Polisevinde bazı günlerde bazı öğün yemekler çıkmıyor. Örneğin bir keresinde bir akşam Vali geleceği için akşam yemeği verilmemişti. Bugün de, dünden ilan edildiği üzere, kahvaltı servisi olmayacaktı. Ben de kalkıp çarşıya gidip yine Festival Cafe'de, bu sefer sucuklu yumurta ve kaşarlı gözleme yedim.

6 Ekim 2012 Cumartesi

İlk ameliyat kararı ve çamaşır günü

Cumartesi günleri çamaşır yıkandığını bildiğimden, sabah erkenden kalkıp renkli kirlileri iki torbada topladım. Polisevinde kahvaltı saat 9'da başladığından ve saat daha 8'e yeni gelirken, çamaşırları verip karşıdaki kafe-bakkalda sucuklu yumurta yiyip hastaneye uğrayıp işlerimi hallederim diye düşünmüştüm.

5 Ekim 2012 Cuma

Sıfır hasta

Bilgisayarın başına geçtim ve bugün neler oldu diye düşündüm. Belki de aslında bugün neler olmadı diye bir liste yapmak daha kolay. Bugün polikliniğe hiç hasta gelmedi, hiç konsültasyon istenmedi, hiç tüp takmadım ve akşam icaba hiç çağrılmadım. Bugün kimse kaza geçirmedi, kimse ağaçtan düşmedi, kimseye tomruk çarpmadı ve kimse pnömotoraks olmadı.

4 Ekim 2012 Perşembe

Nöroloğun dönüşü

Bugün de hastasız ve olaysız geçti. Günü, poliklinikte Reader'da aylardır okumadığım birikmiş yazıları okuyarak geçirdim. Odasına yerleştiğim Nörolog pazartesi gelecekmiş; hasta bakacak mı yoksa rapor mu almaya geliyor onu pazartesi göreceğiz.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Tomruk reloaded

Bugün polikliniğe yine pek hasta uğramadı, öğleden önce blog takip etme aracım olan Google Reader'da düzenlemeler yaptım. Google Reader diğer bir çok reader arayüzü gibi RSS beslemesi hizmeti veren blog veya sayfaları takip etmenize kolaylık sağlayan bir uygulama.

2 Ekim 2012 Salı

Poliklinik odam

Dün akşamdan, bugün odamızı temizleyeceklerini haber verdikleri için odayı temizlemeye hazır(!) hale getirip öyle çıktım (Bkz. ilk oda temizliği macerası). Servisle hastaneye gittim. Vizitimi yapıp polikliniğe geçtim. Gelmeyecek hastaları beklerken saatlerimin geçtiği polikliniğimi tanıtmaya karar verdim.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Nörolog da olduk

Yoğun geçen Pazar gününden sonra dün tüp taktığım hastaları görmek için erkenden hastaneye gittim. Yoğun bakımdaki hemopnömotoraks karı-koca ve servisteki hastalar geceyi sorunsuz geçirmişlerdi. Yeşil dağ manzaralı yoğun bakımda ve serviste vizitimi yaptıktan sonra polikliniğe geçtim. Poliklinik, pazartesi olmasına rağmen gayet sakindi. Hatta neredeyse hiç bir şey yapmadım diyebilirim. Bu vesileyle size hastanede geçen rutin bir günümü anlatmaya karar verdim.