2 Kasım 2012 Cuma

İlk kaçan vaka ve eskizlerim

Dört günlük de olsa haftanın son günü olduğunu hissettirmeyen bir Cuma'ya uyandım. Hastaneye gittim, kahvaltımı edip gelmeyecek hastalarımı beklemeye başladım.

Turistik veya her hangi başka bir sebeple bir şehire gitmeden önce ilk yaptığım Google Maps'ten o şehiri incelemek olur. Google Maps, Google'ın sunduğu en faydalı hizmetlerden biri. Şehrin sadece haritasını değil, bir yerden bir yere nasıl gidileceğini, ne kadar sürede gidileceğini ve hatta "sokak görünümü" özelliğiyle giderken yolda nelerle karşılaşacağınızı bile size gösteriyor.
Bu özellik Türkiye için aktif değil fakat Rusya'nın Google'ı denen ve Yandex'te Türkiye'deki büyük şehirlerini bu yolla gezmek mümkün (Ör. İstanbul, İzmir).
Türkiye'de sokak görünümü olmadığı için yakın bir sonuç almak için kullanıcıların, Google'ın satın aldığı "Panoramio" denen siteyle yükledikleri fotoğrafları haritanın üzerine koyduğu fotoğraflardan faydalanılabiliyor.

Bütün bunları neden anlattım; Artvin'e gelmeden önce hastane nerede, nasıl, yollar vs. öğrenmek için yüklenen fotoğraflardan faydanlanmaya çalışmıştım fakat hiç yeterli değillerdi. Ben de bundan sonra insanların faydalanması için kendi çektiğim fotoğrafların çoğunu haritaya ekledim. Öğlene kadar bununla uğraştım diyebilirim.
Panoramio sitesine yüklediğim fotoğraflar burada.
11.00 gibi Dahiliyecinin yönlendirmesiyle bir hasta geldi. 1,5 ay önce yüksekten düşmüş, o zamanki filmlerinde patolojik bir bulgu olmadığı ifade edilmiş ama bugün çekilen filmlerinde sağda masif efüzyon (akciğer zarları arasında birikmiş çok miktarda sıvı) görünümü var. 1,5 ay sonra olması ilginç ve amcanın nefes darlığı şikayetleri de 2-3 gün öncesinde başlamış. Yani hemotoraks da olabilir tesadüfen eşlik eden plevral bir patoloji de olabilir. Acil bir tomografi sonrası masif efüzyon tanısını doğrulayınca poliklinikte ponksiyon yaptım eksüdatif karakterde sıvı gelmesi üzerine hem sıvıyı boşaltmak için hem de sıvıyı tetkik etmek için, Göğüs Hastalıkları doktorlarının ikisi de olmadığı için hastaya yatış verdim. Böylelikle acilden adıma verilmiş yatışları bir kenara alırsak ilk defa bir hastaya yatış vermiş oldum.

Öğlen arası yemekten sonra doktorların buluştuğu odaya gidip bir iki çay içtikten sonra yatış verdiğim hastaya tüp takmak için servise çıktım. Bu arada odada masada bulunan kağıtlara tükenmez kalemle çizdiğim karalamaları görenler benim için endişelenmiş.

Tükenmez kalemle natürmort

Servis sorumlu hemşiresi şaşkındı. Daha önce hiç bir Göğüs Cerrahı serviste tüp takmazmış. Bunun nedenini tam bilmiyorum ama kimsenin günahını almak istemem. Tüm hemşirelerin gözlemiyle tüpü taktım (#16). Şansıma çok kolay ve ağrısız da olunca hemşireler şaşkınlıkla izledi. "İstanbul'dan mı gelmiştiniz?" diye soranlar oldu. Oralarda bu işler böyle yapılır bakışıyla "Evet" dedim ben de...

Öğleden sonra da pek hasta gelmedi. Çıkışta tüp taktığım hastaya uğradıktan sonra, dün tomografi istediğim hastaya da uğradım. Tomografisi çekilmişti; parankimde infiltrasyonları vardı ama benimle ilgili olarak mediastende bulky lenf nodları vardı. Lenfoproliferatif hastalık şüphesiyle yatan hastada muhtemelen bir lenfoma vardı ve transbronşiyal iğne biyopsisi olmadığı için tanısal mediastinoskopi endikasyonu mevcuttu. Yani özetle hastaya göğüs cerrahisinin uyguladığı ameliyatlardan bir tanesi uygulanması gerekiyordu ama malzeme olmadığı için sevk etmemiz gerekecekti. Böylelikle ilk defa somut olarak endikasyon koyup malzeme yetersizliğinden bir hastayı ameliyat edememiş oluyorum.

Artık hastaneden çıktığımız saatlerde hava zifiri karanlık olduğundan çıkışta çarşıya gitmek bile zor geliyor sanki. Odaya gittim, bişeyler yedim. Televizyon izleyip uyudum.

4 yorum:

  1. off hasta baktığında yazdıkların çok fransızca ya da latince bilemedim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyan var mı diye bakmak için yapmıştım

      Sil
  2. çok yakında ikinci kez mecburiye gidecek biri olarak heyecanla okumaya devam!

    YanıtlaSil