14 Ekim 2012 Pazar

İki gün üst üste spor mu?!

Bugün zor da olsa uyandım, dünkü yorgunluğun üstüne bir de her tarafım ağrıyordu, özellikle de bacaklarım. Bugünkü planım hastaneye uğrayıp tüplü hastama bakıp, çarşıda kahvaltı etmek, oradan haftalık rutin Migros ziyaretimi yapıp odaya dönmekti.

Oda arkadaşımla birlikte çarşıda kahvaltı etmek üzere yola koyulduk. Bir kaç gündür yağan yağmurlara rağmen bugün günlük güneşlikti. O sıcakta hastaneye yürüdük, ben hastaya baktım, acile uğradım, benimle alakalı hasta var mı ya da yakında gelecek mi diye sorup çarşıya geçtik.

İlçelerden kötü hasta gelirken (trafik kazası vs.) acili arayıp haber veriliyor. Buna aslında pek gerek yok, çünkü çoğu zaman, daha doğrusu her zaman hasta kabul ediliyor. Bize faydası gelecek hastadan haberimizin olması; hastanedeysek çıkmıyoruz vs.

Festival Cafe'de yağda yüzen sucuklu yumurtamızı yiyip Migros'tan su ve meyve aldık. Daha sonra odaya döndük. Saat 3 sularıydı ve yarın sabaha kadar dert etmem gereken tek şey birazdan izleyeceğim filmi seçmekti, diye düşünürken telefon geldi. Basket oynamaya çağırıyorlardı.

Her yerim ağrıyo da olsa, yürümeye halim olmasa da hayır diyemezdim. Çünkü hem gerçekten bir işe yaradığımı hissediyordum, hem yıllardır spor yapacağım diyip diyip erteldiğim günlerin acısını çıkartma fırsatına erişmiştim, hem de serotonin salgımı artırıyordum.

16.00 gibi her zaman basket oynadığımız okulda buluşup oynmaya başladık. Önce çöp dökmeye çıkan Kalp Damarcıyla daha sonra da başhekim yardımcıları Beyin Cerrahı ve Çocuk Cerrahıyla karşılaştık. Daha çok ter atma şeklinde karma takımlarla maç yaptıktan sonra çay içmeye Festival Cafe'ye yürüdük. Beyin Cerrahı ve Çocuk Cerrahı oradaydı, daha sonra da yoldan geçen anestezici aramıza katıldı. Kısa bir muhabbetten sonra polisevine döndüm.

Günler önce ertelenen uzaydan atlayışın bu saatlerde yapılacağını bildiğimden hemen siteyi açtım ki 50'den geriye sayım başlamıştı. Baştan sona internetten izledim. 120.000 feete varmasının iki saat süreceğini bilmeme rağmen olası bir tersliği gözden kaçırmamak için yemeğe bile bilgisayarımla inip gözlerimi ayırmadım.

Polisevi Restoranında yemek beklerken, fonra Felix yükselirken...

Yemeğimi yiyip odaya çıktım, atlayışı izledim. Hayran kalmamak elde değildi. İnsanoğlu olarak gururlandıktan sonra basketbolla taçlandırdığım kas ağrılarıma biraz da olsun iyi gelir umuduyla bir ağrı kesici aldım ve banyomu yapıp uyudum.

Bu da atlayışın çok kısa özeti:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder