Aradı, hastanede buluştuk. Beraber Migros'a gidip bir şeyler aldık. Daha sonra evlerine gidip güzel bir kahvaltı ettik. Tıka basa doydum. Biraz oturup lafladıktan sonra spor kompleksine gitmeye karar verdik. Biraz masa tenisi oynadıktan sonra film ekibinden gelen telefonla hastanede buluşup durum değerlendirmesi yapmaya karar verdik. Polisevinde, yanıma birini vermeleri beni deprese ettiğinden günü böylesine doldurmak iyi geldi.
Hastaneye gittim, dün yaptığımız çekimlerden ve yapacağımız çekimlerden bahsettik. Filmin çok kısa bir anı olmasını beklediğimiz sahnenin 1 dakika 32 saniye tuttuğunu görünce, aslında planladığımızın uzun metraj bir film olduğunu gördük ve bu senaryodan vazgeçtik. Yeni senaryo bulma ümidiyle evlere dağılmak üzereyken bana deprem oluyormuş gibi geldi. Herkes benim "Deprem mi oluyor?" diye sormamı bekliyormuş ki herkes bir anda deprem oluyor diye ayaklandı. Kalkıp dışarı çıktık, kayıt memurlarına hissettiniz mi diye sorunca dalga geçer bir tavırla "Ne depremi yau" diyince odaya geri döndük.
Daha sonra Kandilli Rasathanesi'nden aldığımız bilgiye göre Gürcistan açıklarında Karadeniz'de 5,5 büyüklüğünde bir deprem olmuş.Oda arkadaşım henüz gelmemişti ama bir süredir yalnız kalmaya alışmışım ki oda arkadaşı durumu beni çok mutsuz etti. Biraz da bu durumumu fark etmişler ki iki Psikiyatrist ve iki Radyologla bir şeyler içmeye Limit adlı kafeye gitmeye karar verdik.
Bolca sohbet ve muhabbet sırasında erkek olan Psikiyatrist (basketten de tanıdığımız) blogda adının "Psikiyatrist" olarak geçmesinden rahatsız olduğunu bildirdiğinden ondan artık ismiyle bahsedeceğim. İsmi "Cuma".
Hoşgeldin Cuma!...Daha sonra evlere dağıldık. Oda arkadaşım uyumuştu, ben de hemen yattım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder