3 Şubat 2013 Pazar

Giden oda, polisevine zam ve kurs son günü

On gün önce aldığım ani bir kararla zorunlu hizmet blogumu aktive edip yazmadığım bir aylık süreci özet geçmiştim. Bu 10 günlük süreçte, bir aydır neden hiç bir şey yazmadığımı tekrar fark ettim ve kalıcı olmasını planladığım bir karar aldım. Artık, çok özel bir durum olmadıkça blogu haftalık olarak yazacağım. Geçen haftadan başlamak gerekirse...

Cuma günleri Polisevi'nde balık verilmeye başlanmıştı. Biz de üç haftadır arkadaşlarla toplanıp cuma günleri Polisevi'nde balık yiyip arkasından da bir kafede çay içiyoruz. Geçen hafta balık yerken 4,5 aydır ilk defa polisevinde kalsik müzik yayını yapıldığını duydum.


26'sı cumartesi hava çok güzeldi. Güneşli havayı fırsat bilip, Sevgi Mutfağı'nda kahvaltı edip, Hatila vadisinde gezdik. Daha önce üstün körü gezdiğimiz yerlerin daha derinlerine indik bu sefer. 27'si pazar, cumartesiye inat güneşsiz kasvetli bir gündü. Evde oturup film izledim.


Bu hafta İstanbul'da çekilen Argo ve Taken 2'yi izledim. Amerikan filmlerinin İstanbul'da geçmeleri çok hoşuma gitti. Bunların yanında Steven Spielberg'in filmi Lincoln'u ve Fatih Akın'ın Soul Kitchen filmini izledim.

Pazartesi günü, zorunlu hizmet sebebiyle atanan yeni doktorlar göreve başladı. Çalışanlardan ikisi de zorunlu hizmetlerini bitirip kurum içi atamayla yeni yerlerinin kuralarını çektiler.

Bu hafta rutini bozmayıp haftanın üç günü futbolumuzu oynadık fakat ilerde bu tempo rahatsızlık verecek gibi duruyor. Futbolu haftada ikiye düşürmeyi planlıyorum.

Çarşamba günü devam ettiğim işaret dili kursuna TRT Haber gelip bir çok görüntümüzü aldı. Karşılaşan olursa link verirse sevinirim.


Perşembe günü iki şok yaşadım. Kurstaki günlük işim bitince hastaneye dönüp polikliniğime geçtim. Odamda yeni nörolog hasta bakıyordu. Yeni doktorların başlamasıyla kısıtlı yerler sebebiyle ilk olarak benim odamdan fedakarlık yapıldı. Ben de Başhekim yardımcıları odasındaki köşeme yerleştim. Çıkışta Polisevi'ne dönünce resepsiyon görevlisi oda fiyatlarına zam geldiğini açıkladı. Bu sebeple kaldığım odanın fiyatı nerdeyse iki kat arttı ve nadasa bıraktığım ev arayışlarını tekrar aktive ettim.

Yeni odamdaki yeni köşem

Cuma günü işaret dili kursunun son günüydü. İşaret dilinde hazırladığımız "Atabarı" türküsünü canlı olarak, Vali yardımcısının da içinde bulunduğu bir grup insana işaret diliyle söyledik. Yerel ve ulusal basının temsilcileri de oradaydılar ve zorla da olsa Anadolu Ajansı'na röportaj verdim.

Gösterinin sonunda renkli kursiyer Avukat Sırrı Bey'in kapanış konuşması:



Pazar günü Festival kafede kahvaltı ettikten sonra Artvin'in kayak merkezi Atabarı'na gittik. Bir kaç kez kızakla kaydıktan sonra kayak yapanlar da oldu ama ben dinlenmeyi tercih ettim. Daha sonra başka bir gün daha erkenden gelmek planıyla Artvin'e döndük.

Artvin Atabarı Kayak Merkezi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder